Avrupa ve Dünya Haberleri

7 buçuk Ton Altın, Almanya’dan Türkiye Nasıl Kaçırıldı?

Almanya’dan 7 buçuk Ton Altın kaçırıldı: Para aklama soruşturmasındaki iddaalar bu şekilde. Ancak bu kadar altın nasıl Türkiye’ye kaçırılabilir?

Almanya’da, başlatılan ve yürütülmekte olan bir kara para aklama soruşturmasında ulaşılan bilgiler hayli ilginç.

Başında Türklerden bir grup kişinin bulunduğu bir çetenin, 1.6 milyar euro değerinde, 7 buçuk ton altın külçeyi yasa dışı yollarla İstanbul’a kaçırdığı iddia ediliyor.

Almanya’da, ocak ayında, Köln, Essen, Altenkirchen, Bad Marienberg, Berlin, Bergisch-Gladbach, Brühl, Essen, Frankfuurt, Bad Friedricshshall, Leverkusen, Neuwied, Wachtberg ve Wuppertal’da, kara para akladıkları gerekçesiyle bir gruba operasyon yapıldı.

7 buçuk ton altın, Almanya, İstanbul

7 buçuk Ton Altın: 1,6 Milyar Euro

İstanbul ve Köln’de başında Türklerin bulunduğu 53 kişilik bir çetenin, 1.6 milyar euro değerindeki altın külçeleri, yasa dışı yollarla İstanbul’a kaçırdığı öne sürüldü.

Kölner Stadt-Anzeiger’in konuyla ilgili bu haberi bütün Alman basınında yer aldı. Kaçırılan altın külçelerinin 7 buçuk ton altın, bu yöntemle, “Hollanda’da kazanılan uyuşturucu paraları, nargile tütünü ile karaborsadan toplanmış paraların” aklanmaya çalışıldığı vurgulandı.

Almanya’da Ocak ayında bazı Türk kuyumcularına düzenlenen baskınlar sonucunda yüklü miktarda altının yasal olmayan şekilde Türkiye’ye kaçırıldığı ortaya çıkarıldı.

Köln Savcısı René Seppi, 53 sanık hakkında soruşturma açıldığı, üç şüphelinin de tutuklandığını açıkladı.

Sanıkların, kurdukları bir çete aracılığıyla Türkiye’ye yaklaşık 1 milyar 600 milyon euro değerindeki 75 ton altını kaçırdıkları iddia ediliyor.

Savcılık, örgütün ele başı olarak İstanbul’da yaşayan kuyumcu toptancısı Turan S.’den şüphelenildiğini belirtti. Yapılan açıklamada, S.’nin Türkiye’de arandığı kaydedildi.

Kara para aklama, dolandırıcılık, vergi kaçakçılığı, Ödeme Hizmetleri Denetim Yasası’nın (ZAG) ihlâli ve çete kurmakla suçlanan zanlılar Hollanda’dan getirilen uyuşturucu paraları ile kaçak nargile tütünlerinden elde edilen gelirin aklanarak Türkiye’ye aktarılmasına aracılık etmekle itham ediliyor.

Çetenin para transferi için başvurduğu yöntem ise yaklaşık 100 yıllık bir geçmişe sahip olan “Hawala sistemi”. Sistem Ortadoğu kaynaklı olduğu için havalenin Arapça söylenişi ile biliniyor.

Havala Nedir? Nasıl Kaçırdılar?

İstanbul

Düsseldorf ve Köln’de mali müşavirlik yapan uluslararası vergi hukuku uzmanı Cevdet Koçaş DW Türkçe’ye Hawala sistemini şöyle anlattı:

“Hawala sistemi kişi ya da şirketlerin, bulundukları ülkelerin dışındaki kişi ve kuruluşlara mevcut uygulama ve kuralların dışında, dolasıyla kayıt altına alınmadan para transfer edilmesini sağlayan sistemin adıdır.”

Başlangıçta ticaretin oluşabilmesi için bir takım takas yöntemlerinin uygulandığını belirten Koçaş, günümüzde ise uluslararası düzeyde geçerli olan kanun ve kurallara göre ticari düzenin para ile işlediğini söyledi.

Özellikle kara para ile mücadele, vergilendirmede adaleti sağlama ve uluslararası ticarette şeffaf olabilmek amacıyla uluslararası para transferlerinin belli bir yasal çerçevede gerçekleşmesi gerektiğini ifade eden Koçaş, “Bu sistemin dışında kalan bütün çözümler yasalara aykırıdır. Var olan yasalara göre uluslararası alanda para transferi yapmak mümkün iken bu yasaların dışında kayıt dışı olarak para transferi yapan kişi suç işlemiş olur. Zira burada bu yöntemle para transfer edilmek istenmesindeki tek neden paranın kayıt dışı olmasıdır” dedi.

Hawala sistemi günümüzde yaygın olarak kullanılan Pay-Pal adlı ödeme yönteminin ilkel bir versiyonu olarak da görülebilir. Sistem şöyle işliyor: Örneğin A adlı müşteri Almanya’daki bir finansal hizmet sağlayıcısına veya kuyumcuya nakit ödeme yapıyor.

Türkiye’de bulunan B adlı alıcı ise bulunduğu kentteki anlaşmalı kuyumcudan, komisyon düşüldükten sonra Almanya’da ödenen miktarın karşılığını teslim alıyor. İki arabulucu daha sonra komisyonu aralarında pay ediyorlar. Bu şekilde, para akışı kayıtlara geçmiyor ve transferin takibi mümkün olmuyor.

Kuyumcunun Almanya’da tahsil ettiği havale bedeli ise altına dönüştürülüyor. Bu paralar karşılığında Almanya’da satın alınan eski altınlar külçe haline getirildikten sonra paravan şirketler aracılığıyla Türkiye’ye ihraç ediliyor. Türkiye’de herhangi bir vergiye tabi olmadan alıcısına ulaştırılıyor.

Almanya’da bu tür ticari para işlemleri için, şirketlerin Bankacılık Denetleme Kurumu’ndan (BaFin) izin alması gerekiyor. Lisans olmadan yapılan bu tür havale işlemleri yasa dışı olarak kabul ediliyor.

Köln yakınlarında uzun süredir kuyumculuk ve toptan altın satışı yapan S.C. ise DW Türkçe’ye sistemin nasıl işlediğini anlattı.

S.C. şunları kaydetti:

“Almanya’da kuyumcular ağır bir vergi yükü ile karşı karşıya bulunuyor. Rekabet de artınca, bazı meslektaşlarımız ne yazık ki bu tür yasal olmayan yöntemlere başvurabiliyor. Kolay bir para çünkü. Elbette burada bir kara para aklama niyeti var. Yoksa niye insanlar bize başvursunlar bankadan havale etmek yerine. Ama işte kolay para cazip geliyor.”

Kendisine de bu yönde teklifler geldiğini anlatan S.C, “Kısa süre önce iki kişi geldi dükkâna. Türkiye’de zor durumda olan bir esnaf akrabalarına para yollamak istediklerini, bu konuda yardımcı olup olamayacağımı sordular.

18 2
Die Nachbildungen von Goldbarren sortiert Hartmuth Baumert, heute Produktionsleiter im Kali-Werk, am Freitag (11.03.2005) im 500 Meter tief gelegenen so genannten “Goldraum” des ehemaligen Kalischachtes Kaiseroda in Merkers in Südthüringen. In den unterirdischen Räumen lagerten im Frühjahr 1945 fast die gesamten Gold- und Devisenbestände der Deutschen Reichsbank und Kunstschätze aus verschiedenen Berliner Museen. Als amerikanische Truppen das Versteck 1945 fanden, lagerten in dem Raum Schätze in einem Gesamtwert von etwa 2,2 Milliarden Euro. Foto: Jens Büttner dpa/lth (zu Korr-Bericht “Hitlers letzter Schatz … ” vom 29.03.) +++(c) dpa – Bildfunk+++

Sistemi bildiğim için bunun olamayacağını söyledim. Bankaya gitmelerini tavsiye ettim. Sonra duydum ki bu iki kişi, Türkiye’de bir tarihi eseri satın almak için bu parayı yollamak istiyormuş. Yani illa bir çete ya da organize olmadan her meslektaşımızın kapısını bu tür insanlar çalabiliyor” dedi.

S.C. bu tür yöntemlere başvuran kuyumcular nedeniyle bütün sektörün itibar kaybettiğini belirterek, Almanya genelinde 2 bin 700 civarında Türk kuyumcu dükkânı var. Bu işi yapanlar ise çok az.

Ama şimdi bunlar yüzünden hepimiz sıkıntı çekiyoruz. Polisin baskın yapıp temizlemesi iyi. Ancak baskının yapılış şeklini tasvip etmiyorum. 100 polisle bir sokakta kuyumcuları basarsanız insanlar ne düşünür? Yapıcı tedbirlerle sektörü temizlesinler. Biz de işimizi yapalım” diye konuştu.

© Deutsche Welle Türkçe

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu